TILSIMLI DERİ
Balzac’ın
İnsanlık Komedyasından Felsefi incelemeler adı altındaki kitaplarından birisi.
Balzac’ın toplumsal sorunlar veya aşk temalı kitaplarından sonra kitabın konusu
çok ilginç geldi. Bilim-felsefe-mistik kurgular ile içiçe bir kitap.
Kitabın özeti; romanın başkahramanı, yoksulluk içinde yaşayan genç
Fransız ressam Raphael’dir. Tüm parasını kumarda kaybeden Raphael, aynı zamanda
açlık,
yoksulluk, anlaşılmamazlık, yalnızlıkla, başarısızla geçen bir hayattan kaçmak
için son çare olarak intihar etmeye karar verir.
Bunun için havanın kararmasını bekleyen Raphael, bu esnada oyalanmak için bir
antikacının dükkânına gider. Antikacı ona, üzerinde Arapça yazıların yer aldığı
ve tüm istekleri karşılayabilen bir deri armağan eder. Fakat tılsımlı deri,
yerine getirdiği her istek karşılığında, kişinin hayatını da kısaltacak; genç
adam da böylece, isteklerine kavuşmayı kısalan ömrüyle ödeyecektir. Raphael de
alaycı bir şekilde kabul eder hediyeyi çünkü zaten az sonra intihar edecektir.
Kapıdan çıktığı an ilk dileği gerçek olur ve intihar fikrinden giderek
uzaklaşır. Bu arada her gerçekleştiği, kalpten çok arzu ederek hissettiği her
düşünce için deri parçası giderek büzüşür ve ömrü de kısalır. Pauline’e aşık
olan kahramanımız, deri parçası büzülmesin diye içinden geçenleri söyleyemez
ve derinin küçülmemesi için bir çok
bilim adamına götürür. (Bu sırada geçen bilmsel konuşmalarda ilgi çekiciydi.)
Pauline ise o kadar saf karşılıksız sever ki, ömrünü onun ömrüne vermeye
hazırdır.
Kitabı gerçekten çok beğendim. Düşündürdükleri ayrı güzeldi benim
için. Mesela basit bir detay ama bu deri parçası; tılsımın yazılı olduğu deri
eşek derisi… Hatta kitapta bilim adamları bunu söylediğinde Raphael küçümsüyor.
Ama özel bir yaban eşeğinden bahsediyor ve derisinin de çok kıymetli
olduğundan. İlginç olan, Raphael önce tılsımı (alfabeyi bile) sonra da eşeği
küçümsedi ama kaderi bunlara bağlıydı. Çok etkileyici bir sonu vardı.
Kitaptaki çocukluğu ile ilgili anılar, baba figürü ve oğlu için
öngördüğü eğitim hayatı, kahramanın ise kendi hayallerinden bahsetmesi
otobiyografik tarzdaydı. Ayrıca, kahraman dilek tutarken zengin olmayı
dilemişti, zengin olunca da insanları aşağılayarak kendini yüceltmeye
çalışmıştı. Tıpkı Balzac’ın yaşamındaki gibi, para kazandığı zaman lükse kaçacak
harcamalar yapmış; dışlanmışlık, fakirlik tüm bunların acısını da kendini
toplumdan üstün tutarak çıkarmaya çalışmış. Kitapta geçen diğer bir karakter Feodora; umursamaz toplumu ve Pauline ise bakır saf bir aşkı temsil ediyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder