HÜYÜKTEKİ NAR AĞACI
Karşımda bir film veya tiyatro
izlermişçesine su gibi akan diliyle bir öyküdür” Hüyükteki İncir Ağacı”. Sanki Çukurova da aç, susuz, bitap halde
avare avare dolaşan Hösük, Aşık, Memet benim…
İçine çekebilen dayanılmazlığıyla çok güzel bir çaresizlik öyküsü.
Yaşar Kemal yine sanayi
Devriminin ardından, insanın doğaya ettiklerinden sonra makineleşen toplumda
zenginleşen bir grup ile köylü arasında ki uçurumu bahsediyor. Yenik düşülen
kapitalizmi… Toplumsal bilinci uyandırmak adına o dönem yazılan eserlerde
toplumsal duyarsızlık da çok güzel irdelenir.
Kitabın kısaca özeti; para
kazanmak için bir grup arkadaşın köyü terk etmesi ve Çukurova’ya iş bulmak için
gitöesiyle başlar. Yol sırasında iş arama mücadelesi (makineleşmeye
geçilmesinden işsizlik ve kıtlık boy göstermektedir) ve bir arkadaşlarının sıtma
olmasının ardından çare olarak Hüyükteki
Nar Ağacı’nı ararlar. Grup içinde köye dönme veya ulaşılmaz nar ağacına
gitmek istemeyenler de olsa, tüm bu kapitalizme inat, dostluk ve merhamete yer
vermiştir yazar. Tek Kanatlı Bir Kuş da
olduğu gibi bir ironiye yer vermiştir. Nar ağacının varlığını sorgulamak,
gördüklerini ve hiç görmediklerini iddia eden insanların aslında geleceğe dair
umudunun olup olmaması mesajlarını saklıyor. Kitabın sonlarında “Nar Ağacı da
küstü” cümlesi aslında tüm gerçekleri anlatıyor. Ben Çukurova’nın sıfatını hep
bereketli bilirdim, Yaşar Kemal ile “çorak” sıfatını öğrendim. Sonunda Nar
Ağaçlarını da tabiatı da küstürdük…
4 Mart 2014
Yky Yayınları 2011 Baskısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder