4 Mart 2014 Salı





HÜYÜKTEKİ NAR AĞACI

Karşımda bir film veya tiyatro izlermişçesine su gibi akan diliyle bir öyküdür” Hüyükteki İncir Ağacı”. Sanki Çukurova da aç, susuz, bitap halde avare avare dolaşan Hösük, Aşık, Memet benim…  İçine çekebilen dayanılmazlığıyla çok güzel bir çaresizlik öyküsü.

Yaşar Kemal yine sanayi Devriminin ardından, insanın doğaya ettiklerinden sonra makineleşen toplumda zenginleşen bir grup ile köylü arasında ki uçurumu bahsediyor. Yenik düşülen kapitalizmi… Toplumsal bilinci uyandırmak adına o dönem yazılan eserlerde toplumsal duyarsızlık da çok güzel irdelenir. 

Kitabın kısaca özeti; para kazanmak için bir grup arkadaşın köyü terk etmesi ve Çukurova’ya iş bulmak için gitöesiyle başlar. Yol sırasında iş arama mücadelesi (makineleşmeye geçilmesinden işsizlik ve kıtlık boy göstermektedir) ve bir arkadaşlarının sıtma olmasının ardından çare olarak Hüyükteki Nar Ağacı’nı ararlar. Grup içinde köye dönme veya ulaşılmaz nar ağacına gitmek istemeyenler de olsa, tüm bu kapitalizme inat, dostluk ve merhamete yer vermiştir yazar.  Tek Kanatlı Bir Kuş da olduğu gibi bir ironiye yer vermiştir. Nar ağacının varlığını sorgulamak, gördüklerini ve hiç görmediklerini iddia eden insanların aslında geleceğe dair umudunun olup olmaması mesajlarını saklıyor. Kitabın sonlarında “Nar Ağacı da küstü” cümlesi aslında tüm gerçekleri anlatıyor. Ben Çukurova’nın sıfatını hep bereketli bilirdim, Yaşar Kemal ile “çorak” sıfatını öğrendim. Sonunda Nar Ağaçlarını da tabiatı da küstürdük…

4 Mart 2014

Yky Yayınları 2011 Baskısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder