3 Haziran 2014 Salı


 
30'lar
30’lu yaşlar üzerine ne kadar çok yazılır, çizilir.  Ortalama bu yaşın altında olanlar bu tarz yazı görünce okumadan pöööf der geçer, üstündekiler ise dudaklarının bir tarafını yukarı kaydırarak sinsi bir tebessümle bakar. Olsun yine de o kervana bende eklenip, bende karalayacağım bir şeyler.  İnsan bu yaşlara geldiğinde, olgunluğa erdiğini, dünyayı anladığını, ebeveynine hak verdiğini sanır. Sanki bu 30 yaş tamamlandığında beyin, yeni bir formatla yeni bilgilere sahip olduğunu sanır. Aslında ne cahilce, insan kendisinin daha önceden bilmediğini veya anlamadığını, diğer insanlarda bilmez sanır. Halbuki onun gözleri görememiştir o gerçeği. Görmek için illaki üst seviyeye atlamak lazım.

                Artık dünyayı değiştirebilecek fikirlerin varlığına inancı yerine dünyanın diğer yüzünün keşfine çıkılır.  Memleket meselelerinin iç karartıcı yüzünü kavrayabilen kaç milyoncu kişi arasına girilir. Bu sefer farklı! sanılan önderlerin yaptıkları çocukça hareketlerden sonra insanlardan bir kat daha soğulur. Zaten kararını vermiştir, 30’undan sonra yeni arkadaşlıklar kurulmaz. O yüzden eskiler özlenmeye başlanır. Kıymetleri bilinir. Ama artık araya km’ler girmiştir. Bir de çoluk-çocuk telaşı ile insanın kendine bile pek hayrı dokunmadığı dönemin zirvelerindedir. Hele bekarsa!  (O konu ayrı bir yazı konusu…)

                Kendini olgunlaşan, dünyanın mistik gizemini çözdüğünü sandığı bu yaşlarda acaba 40’ında neler bekler onu? Bu seferde her şey yine altüst olmasın sakın? Tüm gerçek sandıklarının tekrar yalan mı çıkar acaba?

                Eleştirdiği ebeveynlere gittikçe ne kadar çok benzediğini anlar bu 30’lardaki vatandaş. İş hayatında rutinliğin yanında dinamikliğini koruyan tek şey, dedikodu, hırs, ayak kaydırmacadır. Dikkat et adapte olamazsan dışlanırsın. Aaa o da ne? Yalnızsın… Neden?   Acaba en son ne zaman kontrolsüz bir şekilde ağladın, kahkaha attın, sarıldın? Hatırlaması oldukça güç olsa gerek.  Kendini sonra kitaplara verirsin. Zaman zaman düşünüyorsun, kitap okumak mı yalnızlaştırdı seni, yoksa yalnız olduğun için mi okuyorsun?  Bunu sorgularken hafızanın mı yoksa ayırt etme gücünün mü zayıfladığını düşünüyorsun değil mi? Hemen vücudunu dikleştirip kendime yeterim dersin, merak ediyorum kaç saat sürüyor?  Aslında göründüğün kadar soğuk değilim diyorsun. Biliyorum çünkü dışarıdan nasıl izlenim verdiğini az çok idrak edecek kapasiten mevcut. Ama bu duruşunun aslında öyle olmadığını anlatmaya dermanın olmadı değil mi? Dinlemek isteyenleri bekledin. Merak ediyorum bir elinin parmağı kadar oldu mu? Arkadaş olmak için bu kadar mükemmeliyetçi, kendin gibi biri arayışı içinde olmaktan hep hayıflandın; sen de politik, yüzeysel olmak istedin ama karakterine dürüst olamazdın bu seferde.

Tüüüm bu yazdıklarım hiç karamsarlığa itmedi seni değil mi? Aksine yüzünde bir ışık bir tebessüm belirdi. Neden? 30'lu’yaşların kâmil insanı olduğunun mu farkına vardın yoksa? Şaka şaka… Büyüdükçe kalbinin kirlendiğini fark etsen de, en büyük mutluluğun evindekiler ve elindekiler olduğunun farkındasın çünkü. Allah 30’undan sonra da eksiliğini göstermesin…