Genç ve yakışıklı olan Dorian Gray’e hayran olan bir ressam tarafından
resmedilmesiyle başlar kitap. Basil, onun saflığını, güzelliğini ve ona beslediği
korkunç hayranlığı resmederken kendinde de çok giz kattığına inanır ve bu
portreyi bir başkasının görmesini istemez. Bunun sebebi ; hem Dorian’ı
kıskanması hem de kendinden kattıklarını açığa vurma düşüncesi.
Bunları paylaştığı arkadaşı Lord Henry, model ile tanışmak için daha çok
sabırsızlanır ve bir şekilde tanışır. Bundan sonra da Dorian’ın tüm saflığının
bozulmasına akıl hocalık yapacak kişi olur. Ahlaksızlığa düşkünlüğü ve bencilce
yaşamı ile Dorian’ı eğitmeye başlar.
Resim bittiğinde, Dorian kendi portresinin güzelliğini, hiç yaşlanmayacak
ve çirkinleşmeyecek olmasını kıskanır. Yaşlananın kendisi değilde portresi
olması için ruhunu şeytana satmaya bile razıdır. (Lord Hanry’nin de
danışmanlığıyla) Onun için sanat güzelliktir ve bu uğurda yapılan her şey de
mubahtır.
Bu anlatılan somut örneklem ile hayatı
değişir. Lord Henry den ayrılmaz. Basil bu ilişkiye kıskanıp, tanıştırdığına
pişmanlık duymaya başlar. Çünkü artık
Dorian küçük bir Lord Henry olmuştur. İnsanları bencilce sever, çıkarının
bittiği yerde sevgiside biter, sevdiklerini ölüme sürüklemesi ile hiçbir rahatsızlık
duymaz. Yalnız yaptığı her günah,
kötülükte aynasına bakmaktan korkar. Resmi giderek çirkinleşip sert bir ifadeye
görünür. Kendisi ile yüzleşmekten korkup onu ortadan kaldırır. Vicdan ve
hedonist/narsist arzularının diyalektiliği arasında sıkışan bir ruh gibi
gözükse de, sonradan kendi aksini görmeye tahammül edemeyen ve bencilliğiyle
kendi kendini yok eden bir ruha dönüşür.
Kitapta sanat, estetik ve ahlak felsefesi çok güzel işlenmiş. Dili sade
ve çok akıcıydı. Kitapta geçen konuşmalar ayrı bir fikir dünyası. Sanat,
estetik, ahlak felsefine farklı açıdan bakışı ile insanı var olanın zıttından
düşünmesini sağlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder